İstanbul Haziran’da 2. defa sandığa gider mi?  

Tartıştığımız mesele, seçim sonuçları falan değil aslında…

Biz bu ülkede hukuk mu, yoksa siyasi irade mi daha üstün onu tartışıyoruz.

Ülkede hukuk güvenliği diye bir şey var mı?

Yani hukuk kuralları herkesi bağlıyor mu?

Bir adım attığımızda, o adımı atmadan önce ve attıktan sonra aynı hukuk kurallarının uygulanıp uygulanmayacağından emin miyiz?

31 Mart seçimlerinden önce ülkede geçerli olan hukuk kuralları, 1 Nisan günü de geçerli mi?

Eğer böyle bir tartışma yapılabilirse, o zaman sayın Cumhurbaşkanının “10 milyonu aşkın seçmenin olduğu İstanbul’da kalkıp da şöyle 13-14 bin oy farkla seçimi kazandım havasına kimsenin girmeye hakkı yoktur” sözlerini de tartışabiliriz.

Çünkü bu sözleri tutarlı bir şekilde tartışmak için, 31 Mart gününe kadar başka, 1 Nisan gününden itibaren başka hukuk kurallarının geçerli olduğunu kabul etmek gerekiyor.

“Adaylar arasında yüzde birden az fark olursa seçim yenilenir” gibi yeni bir yasa hükmü yürürlüğe girmediyse, sayın Cumhurbaşkanının sözlerini sadece seçim sonuçlarından duyduğu rahatsızlık olarak okumak gerekir, sonuca etkili bir yorum olarak değil.

Adaylar arasındaki oy farkı, seçim yenileme sebebi olmadığına göre, bu seçimi, “hukuk içinde kalarak” ne yeniletebilir?

Seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde büyük bir hile, yolsuzluk, kural ihlali vd bulunacak, ki 31 Mart seçimi geçerli değildir denebilsin.

Daha küçük düzeydeki kural ihlalleri, daha oluşum aşamasındayken sandık kurulları tarafından düzeltiliyor zaten. Orada bir sorun varsa, seçim kurulları ne yapılması gerektiğini söylüyor.

AKP sözcülerinin, hangi TV kanalına gidersek gidelim, önümüzü kesip, kendi derdini ısrarla anlatan “mağduriyetlerine” birkaç dakika bile kulak verdiğinizde, bunların hiç birisinin hayatın olağan akışı içinde mantıklı ve tutarlı bir iddia ortaya koymadığını görüyorsunuz.

Bunları tartışmak bile bana zul geliyor inanının. Ama her orta zekalı insanın soruvereceği soruları hemen bu “mağdur” AKP’lilere soruverelim: Hepsi de aynı zarftan çıkan, belediye meclisi seçiminde bir sorun yokken, belediye başkan seçiminde bir sorun olduğunu söylüyorsunuz öyle mi? Neden hile sadece sizin kaybettiğiniz yerlerde olmuş? Yahu neden sizin partiden sandıkta görevli bir tek kişi bile “bir dakka burada sorun var” deyip şerh koymamış?

Tamam anlıyoruz, bu seçim sonuçları içinize dert oldu, “uf” oldunuz, ama söylediklerinizin hiç birisi hukuk karşısında bir şey ifade etmiyor.

YSK seçimi iptal eder mi diye soranlara, bu tabloya bakarak, bambaşka hukuk kuralları icat etmezlerse, yapamazlar diyorum.

Yani bu ülkede hukuk güvenliği dediğimiz şeyin zerresi kaldıysa, YSK bu seçimleri iptal edemez.

Ha eğer o zerre de kalmadıysa, onu bilemem…

Bir de son söz, bu seçim tartışmaları karşısında gösterilen tavırlar için…

Nasıl olduysa, Barolar Birliği, uzun bir aradan sonra, kesif şekilde kullandığı siyasi dili bir kenara bıraktı ve bir hukuk örgütü gibi konuşmaya başladı.

“Somut delil olmadan yeniden sayım yapılamaz” dedi.

Ben birde bütün bu tartışmalar olurken, artık bir efsane haline gelen “AKP’li muhaliflerin” seçim tartışmalarına ilişkin bir şey deyip demediklerine baktım, ama hiçbir yerde bir sözlerini göremedim.

Hani hesapta, AKP’nin içinde, başlangıç ilkelerinden ayrılınmasından dolayı rahatsızlık duyan bir grup vardı ya, hani  ortaya çıkmak için 31 Martta AKP’nin başarısız olmasını bekliyorlardı ya, “demokratlıklarını” göstermek için tarihi bir fırsat var önlerinde…

Bugüne kadar AKP’nin anti demokratik girişimlerinden bir tekini bile durdurmak için parmağını oynatmadı bu insanlar; açık bir eleştiri bile getiremediler.

Davutoğlu, Gül, Babacan ve diğerlerinin İstanbul’da bitmeyen sayımlar ve verilemeyen mazbata için bir çift sözleri var mıdır acaba?

Hani “Yeni Parti” kuracaklar ve demokrasiyi savunacaklar ya…

İnsan ister istemez merak ediyor…

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir