Sandık Hileleri ve Yeni Zenciler

Benim üniversite sınavına girdiğim yıllarda, başarısız olanların bıkıp usanmadan ileri sürdükleri bir “mazeret” vardı.

“Kaydırmışım” diyorlardı. Yani onlar cevapları doğru yazmıştı, ama işte kötü talih sahnedeki rolünü oynamış ve bir “kaydırmayla” doğru cevapları yanlış yere yazmalarına neden olmuştu!

Sonraki yıllarda da, bu “kaydıranlar”, bir türlü hedefe isabet ettiremiyor ve üniversiteye giremiyorlardı.

Seçimler yaklaşırken, yine gündeme gelen sandık tartışmaları bana bu “kaydırmacıları” hatırlatıyor.

Seçimlerde “hile” var diyorlar; sandıklar hileli, sayımlar hileli, sonuçlar hileli…

Ben de muhalefete dönüp sormak istiyorum…

Eğer bu kadar net bir hile varsa, siz neden seçime gidiyorsunuz?

Yani gerçekten size giden oylar çalınıp, çırpılıp başkalarının hanesine yazılıyorsa, siz neden biz seçmenleri yoruyorsunuz; bizi sandığa götürüyorsunuz?

Eğer bu kadar büyük bir hile varsa, siz de suç ortağısınız, bu hileli oyunu bize oynattığınız için…

Yok hile, bütün sistemi hastalıklı ilan edecek kadar değilse, daha lokal, daha bazı yerlere özgü ise, bunu engelleyemiyorsanız, o zaman da çok beceriksizsiniz demektir…

Ben size şahsi kanaatimi söyleyeyim.

Bu “hile” işi, muhalefetin kendiyle yüzleşmemek için anlattığı bir şehir efsanesi olarak görünüyor benim gözüme…

Ben seçimin kaderini bütünüyle değiştirecek çapta “ayarlarla” oynanabildiğine inanmıyorum.

Seçim anketlerine bakın, çıkan sonuçlarla, bu anketlerin öyle ya da böyle örtüştüğünü göreceksiniz.

Seçim yaklaşırken, tüm kozlarını sahneye süren iktidara bir bakın, onlarda “sonuçları garantilemiş mekan sahibi rahatlığı” görebiliyor musunuz?

Bu bitmez tükenmez “hile” muhabbeti, tıpkı “o cevap anahtarını” kaydırma gibi bir şeye hizmet ediyor…

Yarı bulanık bir bilinçle, zarların hileli olduğuna, ne yaparsanız yapın sonucu değiştiremeyeceğinize inanırsanız eğer, başarısızlığınızla, beceriksizliğinizle, kifayetsizliğinizle karşılaşmanın vereceği o müthiş acıdan da kaçınabilirsiniz…

Hayatınızı hiçbir şeyi değiştirmeden devam ettirebilirsiniz….

Bu ülkede neredeyse her iki kişiden birinin AKP’ye oy verdiğini, 18 yıllık bir iktidar yıpranmasına, kötü giden bir ekonomiye, yaratılan muazzam mağduriyetlere rağmen, sizin bu sonucu değiştirecek hiçbir şey yapamadığınızı görmek, kabul etmek ne kadar acı, ne kadar ağır bir duygu değil mi?

Bu 18 yıl boyunca “adalet yürüyüşü” dışında, dişe dokunur ne yaptınız Allah aşkına?

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına bile karşı çıkamadınız.

Vekilleriniz Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde, Selahattin Demirtaş’la ilgili AİHM kararına uyulmasını isteyen önergeye bile karşı oy kullandı.

Sonra çıkıp, zekamızla alay ederek, önergeyi eksik buldukları için onaylamadıklarını söylediler.

“Seçim hileleri” gibi, kendinize verdiğiniz hafif dozlu uyuşturucuları bir kenara koysanız, çok acı bir gerçekle karşılaşacaksınız.

18 yıldır iktidarda olan ve Türkiye tarihinde, hiçbir hükümetin sahip olmadığı muazzam bir güç kullanan iktidar karşısında, ülkenin gerçeklerini anlatacak bir dil, bir inanç, bir muhabbet geliştiremiyorsunuz.

Örneğin, KPSS de Türkiye birincisi olup, “mülakatta” elenen Deniz Eren Demir’in hikayesini anlatacak; bu hikayeyi insanların kalbine temas ettirecek bir dil dahi bulamıyorsunuz.

Sadece Deniz Eren Demir’in hikayesi bile, bu ülkenin gerçek “zencilerinin” artık kimler olduğunu öyle açık seçik anlatıyor ki…

Deniz’in temsil ettiği milyonlara, yani AKP’li olmayan herkese, açık açık, ağızınızla kuş tutsanız bile bu ülkede ekmek yok size, deniyor…

Sizler artık bu ülkenin yeni zencilerisiniz deniyor…

Ama bir taraftan bunu söylerken, öbür taraftan hala daha kendini mazlum ve mağdur olarak göstermeyi becerebilen bir iktidar varsa eğer, hepimizin bu defa dönüp muhalefete bakmamız gerekir, değil mi?

Onlar da bize, “soruların sırasını kaydırdım” diyor…

Hadi oradan be…

 

 

 

One thought on “Sandık Hileleri ve Yeni Zenciler

  1. Seçim anketlerinin çıkan sonuçlarla uyuşması hile olmadığı anlamına gelmez :

    Medya AKP’nin kontrolünde.

    Milyonlarca insan sosyal yardım alıyor.

    Devletin sopasını, devlet ihalelerini ve muazzam tutarlara ulaşan “örtülü ödeneği” seçim kazanmak için istedikleri gibi “itinayla” kullanıyorlar

    Devletin sopası yetmeyince “popüler mafya liderlerini” bile kullanabiliyorlar.

    Yani seni maça 4-“0” geriden başlatıyorlar.

    Sonrada ama maçta hile yok ki diyorlar. :)))))))))

    Doksanları bizzat yaşadım doksanlarda Türkiye bin kat daha demokratik bir yapıya sahipti.

    Eski Türkiye’de seçim kazanmak mümkündü.

    Yeni Türkiye’de ise devlet muhalefete tam saha pres uyguladığı için seçim kazanmak çok ama çok zor.

    Üstelik HDP’nin her ne kadar inkar etselerde “silahlı güce sahip bir siyasi parti” olduğunu atlamışsınız.

    Hani diyebilirsiniz şartlar onları buna zorladı.

    Sadece kürtlerin değil herkezin “binlerce derdi” var bu ülkede. Kimse bunu “anlayışla” karşılamak zorunda değil.

    Ha HDP diyebilir ki : federasyon istiyorum / bağımsızlık istiyorum :

    Eyvallah şiddete başvurmadığı sürece hiç sorun yok.

    Sorun HDP’nin görüşleri değil.

    Ama silahlı kanadı olan bir siyasi parti olamaz ve HDP’nin benim PKK ile bağım yok söylemi inandırıcılıktan çok uzak.

    İyi günler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir