Derisi kalın insanlar da, derisi ince insanlar da intihar edebiliyor.
Berlin yerle bir olup da, Müttefik Kuvvetler, içinde saklandığı sığınağa yaklaşınca, her türlü empati duygusundan ve merhametten yoksun Adolf Hitler cebindeki siyanür kapsülünü çiğneyip kafasına kurşunu sıkmakta tereddüt etmemişti…
Onu sarıp sarmalayan kalın deri, onun o muhteşem büyük egosu, ari ırktan olmayan birileri karşısında teslimiyete ve aşağılanmaya dayanamazdı.
Dünyanın bir başka ucunda, Brezilya’da, aldığı aşırı doz uyku haplarıyla, karısıyla birlikte intihar eden Stefan Zweig ise, derisi çok ince olan insanlardandı.
Onun, o müthiş romanları, hikayeleri yazmasına yol açan, derin empatisi ve hissiyatı, Adolf Hitler’in dünyaya verdiği acılar karşısında hayatı sürdürmeyi imkansız kılmıştı.
***
Bazı insanlar, derileri çok ince olduğu, o deriye değen her şeyi çok derinden hissettikleri için intihar ediyorlar…
O deri, Zweig’da olduğu gibi, sanata, edebiyata, yaratmaya da yol açabiliyor; ama işler içinden çıkılmaz hale gelince intihara da sürükleyebiliyor…
Bu insanların intiharları çok acı veriyor işte…
Belli ki, İstanbul havalimanında intihar eden güvenlik görevlisi İbrahim Layık o naif insanlardan biriydi…
Belli ki, onun da derisi, içinde yaşadığı ülkenin acımasızlıklarıyla baş edemeyecek kadar inceydi.
***
Rivayet o dur ki, İbrahim bir kadına aşık olur; ama kadın “bir Kürt’le birlikte olamayacağını” söyleyerek onu reddeder…
İbrahim “Kürt olduğumuzdan dolayı hep dışlandık belki bu yaptığım şeyle değişir ne mutlu Kürt ve Türküm diyebilenlere…hakkınızı helal edin” diyen bir not bırakır İnstagram’a ve sonra kendini boşluğa bırakır…
Irkçılığını gizleme gereğini bile duymayan bir kadın için, intiharının bu ülkedeki eşitsizlik ve adaletsizlikleri değiştirebileceğine inanacak kadar naif bir gencin, kendini yukarıdan beton zemine bırakması…
***
Ama maalesef İbrahim, ırkçılar o müthiş kalın derileriyle, senin intiharının acısını hiçbir şekilde hissetmeyecekler…
Görmeyecekler, duymayacaklar, bilmeyecekler…
Yine kendilerini bu ülkenin sahibi, efendisi olarak görmeye, bunu eşyanın tabiatı addetmeye devam edecekler…
***
Senin yukarıdan kendini bırakıp yere çarpmanın acısını, yine senin gibi derisi ince insanlar duyacak sadece…
Sadece onlar, bu ülkedeki mebzul miktarda ırkçılık ve ayrımcılık karşısında senin neler hissetmiş, adımını boşluğa atacak noktaya nasıl gelmiş olabileceğini anlamaya, hissetmeye çalışacaklar…
Ölümün sadece onlara acı verecek…
Bu ülkenin mebzul miktardaki ırkçıları, aynı kibir ve üstten görmecilikle yaşamaya devam edecek…
Çok acı ama, ırkçılığını saklama gereği duymayacak kadar farkında olmaktan uzak o kadın yaşamını aynen eskisi gibi sürdürmeye devam edecek…
Çünkü, her Allah’ın günü bu ülkenin en tepelerinden bütün toplumun üzerine ırkçılık ve ayrımcılık boca ediliyor İbrahim…
Utanmadan sıkılmadan, her gün her saat insanların kökenlerinden bahsedip, bunu onları aşağılamak, değersizleştirmek, kendilerince karalamak için kullanıyorlar…
Kalın derileri gittikçe daha da kalınlaşıyor…
Senin yasını tutmak, senin duygularını anlayabilecek kadar derisi ince olanlara kalacak…
Değer miydi a kuzum, bu ırkçılara bir şey göstermek için canına kıymaya, seni sevenlerin ciğerini yakmaya, senin gibi insanların burunlarını sızlatmaya…
Gercektende acisini yüreyimde hissettim , suan gözyaşlariyla yaziyorum , kendine seni sevenlere yazik ettin Ibrahim , bu tür insanlar sevgiden anlamazlar , insan diye bakmazlar , kürtsen Aleviysen de artik vay senin haline, yerden yere vurmak icin en büyük sebeb haline gelir , sevenlerine sabirlar dilerim .