Bir arkadaşımın köşe yazdığı gazeteye veda yazısını okudum.
Türkiye ile vedalaşıyordu aslında…
ADVERTISING
Satır aralarında bu ülkenin asla adam olmayacağına dair inancını ifade ediyordu…
* * *
Yazıyı okurken, Ankara’daki ofisimin hafif aralık panjurlarının arasından havada uçuşan kar tanelerini gördüm.
Neden bilmiyorum Uğur Mumcu’nun katledilişi geldi aklıma…
* * *
Sonra birbiriyle alakasız görüntüler, anılar gözümün önünden akıp gitmeye başladı…
Son dileği, oğlunun kemiklerini bulmak olan ama bir türlü bulamadan ölen Berfo ananın damarlı elleri geldi gözümün önüne…
Bir cezaevine yapılan operasyonda kolu kopan Veli Saçılık’ı düşündüm, kepçe, duvarı da onun kolunu da götürmüştü…
Yılmaz Güney’in epey zayıflamış, ceketli kravatlı o görüntüsü canlandı gözümün önünde; yurt dışında bir yerde konuşuyor, o muazzam gür sesiyle umutlu bir gelecekten bahsediyordu…
* * *
Ne çok insanın umutlarını da kendilerini de yok etti bu ülke…
Mesela, Bahçelievler’de, devletin sırtını sıvazladığı Türk İdi Aminlerin boğarak öldürdüğü o üniversite öğrencisi çocukların ne umutları, ne rüyaları vardı kim bilir…
* * *
Şimdi bazıları bu hükümet giderse, Erdoğan giderse, bu ülkenin düzeleceğini falan zannediyorlar ya…
Ben hiç öyle düşünmüyorum…
* * *
Kim düzeltecek bu ülkeyi?
Bu ülkenin korkunç bir tarihi yokmuş da bütün sorunlar bu gün başlamış gibi konuşan ulusalcılar mı?
Geçmişlerindeki hiç bir günahın sorumluğunu kabul etmeyen ülkücüler mi?
Şiddete karşı çıkamayan solcular mı?
İktidarın dümen suyundaki liberaller mi?
Bugün çok dayak yeyip mazlumlaşmış, ama güçlüyken acayip ceberut kesilmiş olan cemaat mi?
PKK’nın vahşetlerine, tek sesliliğine, anti-demokratlığına karşı çıkamayan Kürtler mi?
* * *
Kim düzeltebilir bu ülkeyi?
Kim adaleti tesis edebilir?
Ben öyle büyük bir grup göremiyorum; hiç kimseye yaranması mümkün olmayan tek tük demokrat insanlar görüyorum sadece…
Hep kendini haklı gören, hep suçu başkalarında gören, asla kendilerine ve geçmişlerine bakamayan siyasi hareketler, gruplar, cemaatler görüyorum…
* * *
Geçmişindeki katliamlarla, cinayetlerle hastalanmış bir ülke görüyorum…
Bu ülkenin hiçbir şeyle hesaplaşmamasının cezasını çeken, enselerinden vurulan, yüzü koyun yatan Hrant’lar, Tahir’ler görüyorum…
* * *
Gidenlere, terk edenlere, kendi içine çekilenlere saygı duyuyorum.
Ama, hiç bir şey olmayacağını bilmelerine rağmen, yürümeye devam edecek çok insan olduğunu da biliyorum…
Aralık 2015