Hükümet kaybederse, muhalefet iktidara gelirse, bir süre bir rahatlama olacağı kesin.
Türkiye tarihine bakın, hep aynı kalıpların tekrar ettiğini görürsünüz.
Güç ne zaman bir kişi veya zümrenin elinde toplansa, hak ve özgürlüklerin canına okuyorlar.
Güç ne zaman parçalansa, bir bahar havası geliyor.
Ama baharın ardından ya kavurucu bir yaz ya da dondurucu bir kış çöküyor ülkenin üzerine…
Çeyrek asırdır bu ülkeyi yöneten iktidar gittiğinde, aşırı derecede temerküz etmiş güç tekrar değişik aktörler tarafından paylaşılacak ve bir nefes alacağız.
Ama bu bahar ne kadar sürecek?
Seçimlerden sonra, sorunsuz bir şekilde gücün el değiştirdiğini kabul etsek bile, o kadar çok tuzaklarla dolu bir yola gireceğiz ki…
Bütün engelleri geçip tam bir demokrasiye kavuşmak sanıldığı kadar kolay olmayacak…
Bu iktidarı götürecek olan devasa ekonomik sorunlar, muhalefet için de geçit vermez bir heyula olarak önlerine dikilecek…
Muhalefet şu anda tasavvur ettiğinden çok daha büyük bir enkaz devralacak…
İktidarın önümüzdeki seçim nedeniyle, canını dişine takarak ertelemeyi başardığı büyük kriz, bütün haşmetiyle muhalefetin kapısını çalacak.
Bu konuda iyimser olanlar var…
Diyorlar ki, muhalefet iktidara gelince bilhassa Batı’da oluşacak güven, kredi musluklarını açacak, Türkiye’ye sıcak para akacak.
Acaba?
Bu kadar kolay mı olacak?
Batı Türkiye’nin kendini hemen toparlayacağına inanıp muslukları açacak mı gerçekten?
Yoksa bu iktidarın dondurduğu bazı sorunlar, ortalığa saçılıp bütün ilişkileri zehirleyecek mi?
Muhalefetin Batı’yla nasıl bir ilişki kuracağına dair bir stratejisi var mı, emin değilim.
Mesela, Türkiye’nin mülteci sorununu sihirli formüllerle çözmekten bahsettiklerinde, Batı da nasıl korku çanlarının çaldığını fark ediyorlar mı?
Türkiye’nin bu derin sorunlarına hemen çözüm bulacağım derken, destek alabileceği tek kaynağı, Batı’yı da kaybedebileceğinin farkında mı muhalefetimiz?
İktidar değiştiğinde, hemen Türkiye’ye akacağı farz edilen o paralar bir türlü gelmezse ne olacak?
Şu anda iktidarın bir şekilde perdelemeyi başardığı büyük ekonomik yıkım, seçimleri kazanan muhalefet bir bayram havasında, düğün dernek eğlenirken kapıları kırarak gelince ne olacak?
Türkiye’nin tarihi bize, burada özgürlüklerin kısa, sivil, askeri despotik yönetimlerin uzun sürdüğünü gösteriyor.
Hatta bazen en büyük yıkımlar, tam da despotun elinden kurtulduk derken geliyor.
Abdülhamit’ten kurtulup İttihatçıların eline düşenlerin ülkesi burası…
Seçimlerden sonra ülkeyi vuracak büyük ekonomik yıkımın yaratacağı devasa tsunami, demokrasiyi daha filizlenmeden söküp önüne katabilir.
Bütün büyük kriz anlarında insanlara en kısa yoldan çözümler gösterenlerin, bir anda kendilerinin bile hayal edemeyecekleri bir güce kavuşabildiklerini biliyoruz.
Bugün muhalefet, göçmenleri evlerine göndereceğini söylüyor ya, Türkiye ekonomik krizin pençesinde kıvranırken, bunları çok daha hızlı ve kestirmeden yapacağını söyleyenler büyük kitleleri peşlerine takabilir.
Yağmurdan kaçarken, doluya yakalanabiliriz.
Böyle olmaması için, ülkenin üzerine gelen tsunamiye hazırlıklı olmak gerekiyor.
Muhalefet bu büyük dalgaya hazır mı?
Dış dünyadan destek alabilecek mi?
Neden şimdiden muhalefet liderlerini iktidara geldiklerinde destek alacakları diğer ülkelerin önde gelenleriyle temas halinde görmüyoruz?
Göçmen sorununu çözmek için neden büyük bir uluslararası konferansa tanık olmuyoruz?
İktidarı kazanmak zor, ama belki de daha zor sınavlar ondan sonra gelecek.
Bunlara hazır mısınız?
Bence de ittahatçıların devamı Ulusalcı- Ergenekoncu derin devletçi güçler pusuda bekliyor !..