Özgür değiliz hiçbirimiz

Başlık biraz tuzak mı yoksa?

Başka türlü sizi, sizin hakkınızda konuşmaya nasıl çağırabilirdim?

Özgürlük “dışımızdaki” bir sorun olunca konuşmak daha kolay değil mi?

Çok da basit olmamakla birlikte, ülkedeki özgürlük sorununun çareleri var gibi görünüyor:

Şu iktidar giderse, şu yasalar değişirse, şöyle şöyle olursa özgür olacağız.

Bu da şüpheli ya, hadi bir an için bütün bunları doğru kabul edelim.

Hepsi ama hepsi oldu.

Yaşadığın ülke dünyanın en özgür ülkesi artık.

Peki sen özgür müsün?

Yoksa, görünmez duvarlarla mı çevrili hayatın?

Ailenden özgür müsün mesela?

Aşiretinden?

Cemaatinden?

Dinden?

İdeolojilerden?

Şu yerine bunu, bambaşka bir şeyi yapabileceğine emin misin?

Bütün hayatını, tüm kıyafetlerini değiştirir gibi değiştirebilir misin?

Bambaşka bir hayatı yaşamaya karar verebilir misin?

Yoksa bin bir yanılsamayla mı çevrili hayatlarımız?

Her sabah, bir gün önceki hayatı tekrar etmek üzere mi kalkıyoruz yataktan?

Hiç farkına varmadan, otomatik pilotta gibi mi yaşıyoruz hayatı?

Hep aynı yerlerden geçip, hep aynı yerlere mi varıyoruz?

Bizi sayısız davranış yönergeleriyle yöneten kişiliklerimiz birer hapishane değil mi?

Schopenhauer insanın istediğini yapabileceğini ama neyi isteyeceğini isteyemeceğini söylüyor.

Bu sözün ima ettiği öz kandırmacaları ve özgürlük yokluğunu bir düşünsene…

İstediğin her şeyi yapabilirsin ama neyi isteyeceğine senden önce karar verildi zaten.

Ailenin değerleri, inandığın din, zihnini şekillendiren ideoloji, ama belki de hepsinden önemlisi karakterin, kişiliğin neleri isteyeceğini en baştan belirledi.

Hep aynı yollardan geçip, hep aynı insanlarla karşılaşıyorsun.

Hep aynı insanları seviyor, hep aynı insanlardan nefret ediyorsun.

Özgürce attığını zannettiğin zarlar hileli…

Hep aynı rakamlar geliyor önüne…

Belki bazen şıklarının çok sınırlı olduğunu fark ediyorsun.

Bu sefer hayaller yetişiyor imdadına…

Hayalinde, bambaşka hayatlar yaşıyorsun!

Hayal kurunca yaşamışsın gibi geliyor…

Hayal kurmakta özgürsün, peki neyin hayalini kuracağın konusunda özgür müsün?

Bütün bu hayatı yaşayan kendini ne kadar tanıyorsun?

Kendini biliyor musun?

Kendini bilmediğini biliyor musun?

Gerçekten özgür olduğuna inanıyor musun?

Özgür olmak istiyor musun?

One thought on “Özgür değiliz hiçbirimiz

  1. Özgürlük aynı zamanda yalnızlık demektir.

    Hayatını terkedip yepyeni bir hayata başlayabilir insan ama bu aynı zamanda hayatındaki insanlarıda terketmek demektir.

    Peki :

    Sevmek özgür bırakmaktır “edebiyatına” girmeden şu soruyu sormak isterim. ( Edebiyat terkedilme acısına iyi gelmez. Aç insanın karnını edebiyatla / felsefeyle doyuramazsın )

    Çok sevdiğin bir insanın yepyeni bir hayata başlayıp seni terketmesini ister misin?

    Tabi birde şu var “imkanlarımız” kadar özgürüz.

    Asgari ücretle çalışan biri olduğunuzu düşünün.

    Üstüne birde işyerinde hergün azar işitiyorsunuz.

    “Patron” daha dün size herkesin ortasında düpedüz hakaret etmiş.

    İşinizden zaten nefret ediyorsunuz.

    Ama istifa etmeniz mümkün değil.

    Zira çocuklarınız var. ( Bu ben değilim )

    Özgür olmanın önkoşulu çocuk sahibi olmamak.

    Fakat :

    Herkez özgür olmaya karar verip çocuk yapmazsa da hayat devam etmez. 🙂

    Aslında herkezin birbirine ihtiyacı var.

    “Tek başınıza” varolmaya devam edemezsiniz.

    Medeniyeti tamamen terkedip doğanın acımasızlığında “tek başınıza” yaşayabilecek kadar cesur musunuz?

    Doğada “tek başınıza” ne kadar özgür olacaksınız?

    Doğada “tek başınıza” ne kadar hayatta kalabilirsiniz?

    Özgürlük aynı zamanda terkedilme & ölüm ( Terkedilmekte bir tür ölümdür. Seni terkeden insan artık anılarında yaşayan bir hayaletten ibarettir ) demektir.

    İyi günler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir