Kılıçdaroğlu için daha önce de “Gandi” lakabı kullanılmıştı.
Belki fiziksel benzerliklere bir göndermeydi bu, belki onu yakından tanıyanlar, kişilik özelliklerini benzetmişti.
Bilmiyorum…
Ama bir şeyi çok net biliyorum: Çubuk’daki şehit cenazesindeki saldırıdan sonra, Kılıçdaroğlu ve Gandi lakabı hiç olmadığı kadar birbirine uydu; bir terzinin mükemmel dikimi gibi, o lakap Kılıçdaroğlu’nun üzerine tam olarak oturdu.
O korkunç linç girişiminden sonra, Kılıçdaroğlu’nun ağzından hiçbir nefret ve şiddet sözünün etrafa saçılmaması, sakinliğini koruması, hiç kimseyi hedef göstermemesi, bunlar bize, o sakin görünümün altında çelikten bir irade olduğunu gösteriyor.
Çubuk saldırısından sonra Kılıçdaroğlu gerçekten Gandileşti ve hep öyle olmalı, hep öyle kalmalı…
İçine sürüklenmeye çalışıldığımız kaostan bizi ancak Gandi’lerin akılla yoğrulmuş, kararlı ama şiddeti reddeden tavrı çıkarabilir.
Besbelli ki, Çubuk saldırısını azmettirenler, Kılıçdaroğlu’nun öldürülmesi dahil, çok ağır sonuçları göze almışlardı.
En azından istedikleri, ağır yaralı, kanlar içinde bir Kılıçdaroğlu fotoğrafıydı.
İnsanlar galeyana gelip sokağa çıkacak, bu infial sonucu ortaya çıkan öfke, “gördünüz mü bunların gerçek yüzünü” diyen birileri tarafından bir güce dönüştürülecekti…
Mevcut dengeleri korumak için mi, yoksa bambaşka ittifaklara, sandığın bile ortadan kaldırıldığı, sürekli bir sıkıyönetime doğru gitmek için mi bu provokasyon yapıldı, bunları tam olarak bilemiyoruz…
Ama eldeki verilere bakınca, son derece planlı bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor.
Kılıçdaroğlu’na tekme, yumruk atan, her daim öfkesi patlamaya hazır öndeki figüranlara bakarak bu fotoğrafı anlayamazsınız.
Arkadan, “kafasına vur” diye bağıranlar, linçci kitleyi öne çıkmadan yönlendirenlere bakmak gerekir.
Bunlara bakacak olan İçişleri bakanlığı, daha 24 saat dolmadan, “bir provokasyon görülmüyor” dedi.
Saatlerce sürmüş bir saldırıdan söz ediyoruz. Taş ve sopaların dağıtıldığından bahsediliyor.
Besbelli ki, birileri Kılıçdaroğlu’nun etrafını saran, sığındığı evi kuşatan kitlenin öfkesini mütemadiyen harlamış.
Cenazenin Çubuk ilçesinden o köye son anda alındığından, Kılıçdaroğlu’nun o köye gelişinden güvenlik güçlerinin haberinin olmadığından söz ediliyor.
Saldırının üzerinden daha 24 saat bile geçmeden, hangi delilleri toplayıp, ortada bir provakosyon yok diyebiliyorsunuz?
Türkiye tarihini biraz bilen herkes, saldırının öncesinde ve sonrasında ifade edilen sözlerle bütün bu olup bitenlerin öyle kolayından bir araya gelemeyeceğini, bu kadar “mükemmel” tesadüfler olamayacağını bilir…
Birileri insanları sokağa dökmek istiyor…
Birileri, herkesin çirkinleşmesini, insanların öfke sarmalı içinde yuvarlanmasını istiyor.
Demokrasi ve özgürlük umutlarını ayaklarının altına alıp çiğnemek için, insanları kavgaya, şiddete, birbirini boğazlamaya davet ediyorlar…
Kılıçdaroğlu bu kalleş provokasyon karşısındaki sakinliğiyle, Türkiye’nin bu karanlık döneminde insanlara doğru yolu gösterebilecek bir lider olduğunu ispatladı.
Onun için daha önce söylenen Gandi lakabı, ilk defa bu kadar şık bir şekilde üzerine oturdu.
İçine çekilmeye çalışıldığımız kavga ve öz yıkımdan çıkmak için, bu öfkeli, tehditkar sesler karşısında sakinlikle, empatiyle, aklın ve kalbin diliyle konuşabilen seslere ihtiyacımız var.
Kılıçdaroğlu’nun içindeki Gandi’ye ihtiyacımız var.