Kemal Kılıçdaroğlu Güçlendirilmiş Parlamenter sistemin ilk Cumhurbaşkanı olmalıdır.
Bu iktidar gönderilirse kolayca olabilir de.
Akıllı bir seçim stratejisiyle Parlamento çoğunluğu muhalefetin eline geçerse Kılıçdaroğlu’nu o Parlementoda Cumhurbaşkanı olarak seçmekten daha kolay bir şey de olmayacaktır.
Parlamenter sistemde benim de favori adayım Kılıçdaroğlu.
Sakin, uzlaştırıcı kişiliğiyle mükemmel bir cumhurbaşkanı olacaktır.
Ayrıca benim için Alevi olması da bir artıdır.
Türkiye’de bir Alevinin Cumhurbaşkanı olması Amerika’da bir siyahın seçilmesi gibi dönüştürücü bir etki yaratacaktır.
Üstelik Parlemento’da böyle bir uzlaşma ile, farklı siyasi geleneklerden gelen vekillerin bu seçimi yapması topluma da iyileştirici, onarıcı bir mesaj gönderecektir.
Ama önümüzdeki seçim basit bir Cumhurbaşkanı seçimi değil.
Türkiye’nin bu iktidardan kurtulup kurtulmayacağına ilişkin bir seçim yapacağız.
Bu, belki de, yarım yamalak bile olsa, Türkiye’nin son “demokratik” seçimi olacak.
Yapacağımız oylama, Türkiye’nin hukuka dönüp dönmeyeceği oylamasıdır; bu oylama otoriter rejimle demokrasi arasındadır.
Bir kader seçimidir.
Yolların çatallandığı bir yerde duruyoruz ve demokrasi dışı rejimi işaret eden yola saparsak, belki de uzun yıllar tekrar demokrasiye geçemeyeceğiz.
Eğer durum böyle ise, bu seçime en güçlü, kazanma ihtimali en yüksek adayla girmemiz gerekmez mi?
Türkiye siyaseten doğruculuğun pirim yaptığı bir ülke.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı çıkanları yaftalamak için de siyaseten doğrucu bir sürü laf üretildi.
Onun adaylığına karşı çıkarsanız Alevi düşmanı ilan ediliyorsunuz.
İnanılmaz tumturaklı laflarla, bütün riskler göz önüne alınarak Kılıçdaroğlu’nun aday olması gerektiğini söylüyorlar.
Kılıçdaroğlu sırf Alevi olduğu için kaybedecekse, bırakalım o ülkede bu iktidar iktidarda kalmaya devam etsin diyorlar.
İşin ilginç yanı, bu tür lafları edenlere Türkiye’de şu anda rejimin adını koy derseniz, hiç tereddüt etmeden “faşizm” diyeceklerdir.
Mesela ben otoriter rejim diyorum.
Bana göre, seçimden sonra onların söylediği yerlere savrulabiliriz.
Ama Kılıçdaroğlu’nun aday olması gerektiğini söyleyenlerin çoğu mevcut rejimi faşist bir rejim gibi görüyorlar.
Rejimden söz ederken tarif ettikleri karanlık ile bu karanlıktan kurtulma konusunda gösterdikleri relax hal arasındaki çelişki beni hayret içinde bırakıyor.
Ya rejimi tarif ettiğiniz kadar demokrasiden ve hukuktan sapmış görmüyorsunuz, ya da, bu rejimden kurtulma fırsatını bir kumarla heba etme ihtimalini bu kadar kolay dile getirirken başka bir ülkeden bahsediyorsunuz!
Söylediğiniz sözler kulağa hoş geliyor inanın.
Ama, bunları söylerken, gözünüzde, seçimin bir kere daha kaybedildiğini canlandırmanızı istiyorum.
Olabilecekleri bir düşünün.
Böyle bir seçim üzerinde bu denli kolay bir şekilde kumar oynanabilir mi?
Kumar masasına bütün ülkenin geleceğini sürüyorsunuz.
Ve ülkeyi sokacağınız yolun geri dönüşü yok.
İyi düşünün…
sn kemal bey yorumunuza kesinlikle katılıyorum. Ayrıca yazınızın sonundaki Kılıçdaroğlu nun aday olup kaybedilmesi durumunda; ki burda hileyle kaybedilmesi durumunda insanların sokağa çağrılması gerekebilir mi?, burada yavaş yada imamoğlunun kaybetmesinde tüm paydaşlar sokağa çıkabilir, oysa Kılıçdaroğlu nun kaybetmesi durumunda kimler sokağa çıkacak muhtemelen aleviler. Bu durumda yaşanacaklara yönelik projeksiyon yapabilen varmı?. Bu topraklarda bilmem kaçıncı alevi kıyımına yol açmış olacaklar bilen varmı? diye soruyorum selamlar