Bütün bunların başka bir ülkede olduğunu düşünün.
Dışarıdan izliyoruz.
Fransa veya Almanya, göçmenler için “açık kapı” politikası izliyor.
Milyonlarca sığınmacı geliyor bir anda.
Sonra, ırkçı bazı siyasi partilerin göçmen karşıtlığını siyasi ajandalarının bir numaralı maddesi yaptığını görüyoruz.
Buraya kadar olağanüstü bir şey yok.
Ama sonra şunların olduğunu da düşünün; bu ırkçı parti bir taraftan ülkede yaşayan göçmenleri her türlü kötülüğün kaynağı gösterirken, öbür taraftan ve aynı anda bu göçmen politikasını yaratan siyasi iktidarı destekliyor…
Macron Fransa’nın kapılarını açmış, ülke göçmenlerle dolup taşmış, Fransız ırkçı partisi bir taraftan toplumu göçmenlere karşı kışkırtıyor ama öbür taraftan başkanlık seçiminde Macron’u destekleyeceğini söylüyor.
Ne düşünürdünüz?
Bu işin içinde bir çapanoğlu var derdiniz, değil mi?
Bir şekilde toplumun bir koyun sürüsü gibi bir yerlere sürüklendiği sonucuna ulaşırdınız.
Türkiye’deki bir kısım ırkçılar tam da bunları yapıyorlar.
Bir taraftan her gün envai çeşit aracı kullanarak toplumu göçmenlere karşı kışkırtıyorlar ama sonra bir bakıyorsunuz ikinci turda Erdoğan’ı destekleyeceklerini söyleyivermişler.
Çok acı olan ne biliyor musunuz?
Biz bu filmi Türkiye’de defalarca gördük.
1934’te Trakya pogromundan önce Yahudiler aynen böyle hedef gösterildi.
1955’te 6-7 Eylül “olaylarından” önce Rumlar bu şekilde şeytanlaştırıldı.
2021’in ağustos ayında Ankara Altındağ’da yaşayan göçmenler üzerinden küçük çaplı denemeler yapıldı.
Ama belli ki, çok daha büyüğüne, çok daha uğursuz ve utanç verici olanlarına hazırlık yapılıyor.
Türkiye’nin göçmen krizlerini yaratanlar da dahil, hiçbir dış politika hatasını eleştirmeyenler, sürekli olarak bizleri sığınmacılara karşı kışkırtıyorlar.
Bugün göçmenlere karşı insanları kışkırtan hangi figür, Türkiye Suriye’nin içini karıştırırken buna karşı çıktı?
Bu hükümet, başka şeylerin yanı sıra, demokrasi ve insan hakları alanındaki kusurları dillendirilmesin, bu konulardaki açıkları yüzüne vurulmasın diye Batı’yla, Türkiye’den giden göçmenlerin geri kabulü için bir anlaşma imzaladı.
O demokrasi açığını, insan hakları ve hukuk devleti alanlarındaki o büyük çöküşü bu ırkçılardan hangisi eleştirdi?
Ensenizden tutup, sizi şuraya bak buraya bak diye yönlendiriyorlar.
Oradan buradan seçtikleri, rahatsız edici görüntüleri izletiyorlar sizlere.
Bir an için durun ve ensenizden tutan bu ellerin sahiplerine bakın.
Nasıl olupta bir taraftan göçmen nefretini yayıp, diğer taraftan attıkları bütün adımlarla bu iktidara destek oldukları üzerine düşünün.
Bu göçmen kışkırtmacılığının ardından çok kötü kokular geliyor.
Bu kadar çok kışkırtmanın ardından, yarın öbürgün Türkiye’nin değişik yerlerinde 6-7 Eylül’den bin beter hadiseler meydana gelirse kimse şaşırmasın.
Belki de seçimleri de öteleyecek, yeni bir olağanüstü hâl veya sıkıyönetim, böylesi büyük toplumsal infiallerin ardından gelecek.
Yıllardır sırtı sıvazlanıp semirtilen öfke, sadece göçmenlerin en masum, en korunmasız durumda olanlarını hedef almayacak (ki bu hep böyle olur), belki de Türkiye’nin yarım yamalak demokrasisinin bile askıya alınmasına neden olacak…
Herkes gözlerini açmalı ve “şuraya bak” diyenlerin yüzlerine dikkatle bakmalı.
O yüzlere baktığınızda çok karanlık niyetler göreceksiniz.